USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Partizanlık holiganlığa evriliyor

Partizanlık holiganlığa evriliyor
08-04-2023

Siyasilerimiz birbirine sakinleştirici çaylar tavsiye ediyor etmesine ama bu gidişle toplumun tamamının sakinleştirici çay tüketmesi kaçınılmaz duruyor. Üstelik sakinleştirici özelliği olan çayların toplumu frenlemesi de mümkün olmayacak gibi.

Kent Güncesi

Siyasetin kutuplaştırıcı dilinden sıyrılmak çok mu çok önemli. Çünkü bu dil her geçen gün toplumu da kutuplaştırıyor. Elde gerekli doneler olmadan iftiraya varan söylemler, siyasi partilere gönül veren kitleleri de derinden sarsıyor ve partizanlık holiganlığa dönüyor. Siyasi holiganlık çok mu çok tehlikeli bir boyuta tırmanabilir.

Yaşlarımız yetmezse bile gerek okuduklarımız gerekse de büyüklerimizden dinlediğimiz kadarıyla 1980’li yıllarda yaşanan gerilimlerin ve insanların sen ucusun sen bucusun diye katledildiği fişlendiği ve birçok işkenceye mazur kaldığı yıllara hiç mi hiç dönmek istemiyoruz. Lakin bu ötekileştirilen dilin sonu ne yazık ki pek de hayra alamet gelmiyor.

Bu aykırı dilin ortadan kalkması adına medyaya da ciddi bir görev düşüyor. Geçtiğimiz günlerde bir sokak röportajında orta yaş üstü bir kişinin nefretin en babasıyla yoğurduğu diliyle sarf ettiği tüm cümleler bir anda gündeme damga vurdu. Dinlediğimiz ilk anda nefretin bu kadarı çok mu çok fazla dedik. Peki bu kirli dili sırf tıklanma uğruna yayanın hiç mi suçu yok? Belki sinir haliyle sarf edilen onca sözdü bunlar belki muhatabı da affedebilirdi bu söylemleri… Lakin bu sözleri kaldıramayacak kitlenin varlığı nasıl göz ardı edilir? Birileri pek tabi çileden çıkabilir. Peki böylesi nitelikteki söylemleri fütursuzca geniş kitlelere yaymak hangi aklın ürünü?

Nitekim insanız ve duygularımızın da tepkilerimizin de bazı anlarda çığırından çıktığı aşikâr.

Bildiğiniz üzere sıcakkanlı olduğu kadar tez canlı da bir toplumuz yani dingin bir toplum olduğumuz söylenemez. Bu da bilinen bir gerçekse ve medya sektöründe çalışan bir birey toplumun kodlarının bilincinde ise sırf tıklanma uğruna bunu yapıyorsa önce insani değerlerini sonrasında ise mesleki etik değerlerini bir kez daha gözden geçirse hiç mi hiç fena olmayacak. Ama nerde? Biraz empati biraz sağduyu kâfi oysa…

Sırf popülerlik uğruna topluma daha fazla gaz yüklemek üstelik bunu da olanca çirkin bir dille yapmak neyin nesi? Sadece bu da değil, belki o kişi sarf ettiği cümlelerden sonra pişmanlık duydu. Nereden biliyoruz? İleride bu kişinin ve çevresinin de kınanmamasına neden olmayacak mı?

Bir de hangi nefret çocukları bile içine alacak kadar hastalıklı bir boyuta gelir?  İnanın bunu aklım ve mantığım almıyor. Topyekûn bir terapi şart galiba topluma.

Geçmişte çocukların siyasi objeler haline getirilmesinin yanlışlığından bahsetmiş ve bırakalım onlar çocuk masumiyetinin tadını doyasıya alsınlar demiştim. Elbette siyaset hayatın her alanında lakin pırıl pırıl kalplerde ve zihinlerde kara propagandalar eşliğinde öcü formuna getirilerek, çocukları da içine alınca siyaset tehlikeli maddeye benziyor.

Bir anda bir bakıyoruz ki siyasal kimlikler üzerinden nefret söylemi tutturanların dilinden de çocuklara yönelik beddualar düşmüyor.

Vah ki ne vah halimize!

Batsın bu nefret dili!

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
ÇOK OKUNANLAR