Başbakan’ın dün bir iç güvenlik toplantısı gerçekleştirdiği ile ilgili bir haber paylaşıldı Başbakanlığın basın mensupları ile oluşturulan Whatsapp grubunda.Elbette ki tetikçilerin kol gezmediği, iş adamlarının artık huzursuz olmayacağı güvenli bir ortam yaratmak hükümetin görevi.Dış güvenlik konusunda rahatız. Türkiye o işi üstlendi. Ama iç güvenlik sadece birkaç iş adamına tehditten ibaret değil. O nedenle ülkeyi silah cennetine çeviren İçişleri Bakanı’nın masanın köşesinde oturduğu bir iç güvenlik toplantısı servis etmeseler kendimi daha güvende hissedecektim diyeceğim ama işlerini layıkıyla yaptıklarını bildiğim Güvenlik Kuvvetleri Komutanı'na ve Polis Genel Müdürü’ne ayıp olacak diye susuyorum.İş insanları tamam, peki sıradan insanlar kendilerini güvende hissediyor mu? Onu düşünüyor muyuz?Okul önüne çocuğunu bırakan anne, çocuğunun okulda akran zorbalığına maruz kalmayacağını ya da, okula sızmış puff ya da uyuşturucu satıcılarının pençesine düşmeyeceğinden emin olabiliyor mu?Markete giden baba, raflarda gördüğü ürünlerin standartlarından, tarihlerinden, ya da kalitelerinden emin olabiliyor mu? Sebze meyve reyonundaki pestisit kalıntılarından zehirlenip zehirlenmeyeceğini, en önemlisi çocuklarını kendi eliyle zehirleyip zehirlemediğinden emin olabiliyor mu?Güvenlik sadece kurşunlara hedef olup olmama ile ilgili değil ki?Gıda güvenliği dedik.Peki şifa bulmak için hastaneye gittiğinizde, kendinizi güvende hissediyor musunuz? Görevini düzgün yapan doktor ve hemşireleri tenzih ederim, ancak yenidoğan ünitesindeki bebek mamalarına alkol karıştıran ve herhangi bir ceza almayan bir sisteme nasıl güvenilir ki? İnsan kendini nasıl güvende hisseder ki?Sağlıklı olduğunuzda, “Hastalanırsam nasıl tedavi olurum” endişesi güvenliğin bir parçası değil de nedir? Buna “yaşlanınca halim ne olacak” endişesi eklenince, ortaya “sosyal güvenlik endişesi” diye bir şey çıkıyor. O da var maalesef.Yola çıkarken eve dönüp dönmeyeceğine olan inanç derecesi sanırım yol güvenliği kategorisine girer. Trafikte kaybedilen can sayısı nüfusa oranla çok yüksek. Bu konuda bir güvenlik toplantısı gerekmiyor mu? Ya da yapılmışa bir sonuç çıkması ve ölümlerin azalması beklenmemeli mi?Kişisel veriler diye bir şey var artık. Kişisel, özel ve kimsenin bilip size karşı kullanmasını istemediğiniz bilgileriniz. Bu verilerimiz güvende mi sizce. Kişisel verilerini sızdırdığı için herhangi birisi yakalanıp ceza aldı mı şimdiye kadar? Almamışsa hiç kimse hiçbir bilgi sızdırmadı mı yoksa, o kadar normal ki herkes herkesin bank hesabından, mal varlığına ve sağlık kayıtlarına kadar her türlü bilgisine “bir tanıdık aracılığıyla” ulaştı mı?Geleceğimiz güvende mi sizce. Cumhurbaşkanı eğitim sonrası yurtdışında kalan gençlerle Zoom üzerinden bir toplantı yapmış. Ne güzel. Giden gençler geri gelmiyorsa gelecekten nasıl söz edebiliriz ki zaten. Gelecek bekçileri olmalarını ümit ettiğimiz çocuklarımız ülkeyi yönetenler nedeniyle terk ediyor ya da dönmüyorsa, gelecekten nasıl söz edeceğiz ki güvenliğinden söz edebilelim.Daha hassas bir güvenlik meselesine geçelim isterseniz. Paranızın güvende olduğunu düşünüyor musunuz? Banka hesabınızdaki ya da yastığınızın altındakilerden bahsetmiyorum. Bankalar 2000 yılında batınca, güvenli bir bankacılık sistemi kuruldu ve çalışıyorAlın terinizden ayırıp doğrudan ya da dolaylı vergi olarak devletin kasasına koyduğunuz paralardan bahsediyorum. O paraların güvende olduğunu düşünüyor musunuz? Para sizin paranız. Emanet ettiğiniz kişilerin bu paranıza gözleri gibi baktığına ve sizin için kullandığını düşünüyor musunuz? Paranız güvende mi? Güvenli ellerde mi? Yoksa yukarıda saydıklarımın güvenliği gibi, tavukların güvenliği için tilkilere mi güveniyoruz.