Epeydir Cumhurbaşkanlığı görevindeki Ersin Tatar’ı eleştirmiyordum. Bir eleştiri orucu gibi düşünün.
Ülkesini seven, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin bu denli bir rezil ülke olmama potansiyeline sahip olduğunu düşünen ailesinde gaziler, kayıplar ve şehitler bulunan ve Türkiye ile ilişkilerin yalakalık ve biat üzerine bina edilmesine kesinlikle tahammülü olmayan bir Kıbrıslı Türk olarak ne kadar dayanabilirim diye kendimi yordum birkaç aydır.
Yapmadığı gaf, satmadığı insan kalmamasına rağmen, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin seviyesini düşürecek daha aşağı bir yer kalmamasına rağmen sustum.
Saldırmadığı, hakaret etmediği kişi sayısı bu kadar azalmasına rağmen, kendi sosyal medya hesaplarında yapmadığı saçmalık kalmamasına rağmen yine ses etmeyeyim dedim.
Diplomatik rezaletler, skandallar peş peşe gelmesine rağmen gördüm ama konuşmadım. Yazmadım.
Artık yeter diyorum.
Şiştim resmen.
Her gün Tatar kaynaklı bir rezalet izlemekten ve bu ülke insanının onurunun gururunun günden güne erozyona uğratıyor.
İşin tehlikeli kısmı, bu normalleşiyor.
Artık Cumhurbaşkanı standardımız bu olacak diye endişe ediyorum.
‘Seçildim’ diyor ya. Nasıl seçildiğini bilmeyen varmış gibi konuşuyor.
Kıbrıs Türk solunu boş verin artık sağı da temsil etmiyor.
Sadece ve sadece kendisini ve etrafına topladığı ve benim paramla maaş alan işe yaramazlar ordusunu temsil ediyor. Onların de hepsinin ayrı ayrı hesabı var.
Bir başka ülkenin Cumhurbaşkanı tarafından kabul edilmesi de bardağı taşıran son damla olmadı mı?
Ondan önceki damla zaten Konya’ya gitmesi değil miydi? Kendi sporcularının üzgün bakışları arasında A Tipi uğurlama ile Ercan’dan yola çıkması sırasındaki gülümsemesi, bu ülkenin gençlerini hiç ama hiç umursamadığını göstermiyor mu?
Anayasa bu kadar delindikten, demokrasi ayaklar altına alındıktan sonra böyle bir formül bulunabilir diye düşünürüm.
Bunlardan hiçbiri olmazsa, Sibel Tatar tamamlasın görev süresini eşinin. Cumhurbaşkanı Tatar demeye devam ederiz, Ersin çıkar Sibel girer.
Hiçbiri olmazsa, demokrasiye dönelim erken seçim yapalım.
Çünkü bu ülke insanı bunu hak etmiyor.
Hak etmediklerini gösterecekler ancak 2025’e kadar kim bekleyecek?