USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Zor coğrafyanın kolay ölümleri

Zor coğrafyanın kolay ölümleri
25-08-2022

Zor bir coğrafyada yaşıyoruz. Savaşların, kanın, göz yaşının eksik olmadığı bu zor coğrafya aynı zamanda kolay ölümlerin diyarı.

Maalesef kolay ölümler diyarı olduk. Hafta sonu Gaziantep ve diğer şehirlerde meydana gelen trafik kazalarında onlarca canımızı kaybettik. Kaybettiğimiz canlar arasında gazeteciler, sağlık personelleri, itfaiye erleri de vardı.

Trafik kazasına müdahale ederken canlarından oldular. Yani can kurtarmak istersen can verdiler. Ortada bir kurtarma faciası yaşandı. Otobüs şoförü trafik kazasına müdahale edenlerin içine daldı. Hata bir tane değildi. Hata üstüne hata yapıldı. Sonuç felaket, korkunç, katliam, dayanılmaz acı...

Her yıl yüzlerce canımızı trafik terörüne kurban veriyoruz. Savaş olsa bu kadar şehit verir miyiz bilmiyorum ama bu ölümleri kabullenmek, tedbir almamak, ses çıkarmamak doğru olmaz.

Ne yapılmalı? Trafik kazalarını azaltmak, can ve mal kayıplarını ortadan kaldırmak için bir yol haritamız olmalı. Bunu başaran ülkelerin tecrübelerinden, kurdukları sistemlerden yararlanmalıyız. Ülke olarak bu konuda bir seferberlik başlatmalıyız. Trafik terörü en önemli gündem maddemiz olmalı, toplum olarak hep birlikte bu terörün de kökünü kazımalıyız.

Elbette bütün bunlar eğitimle olur. Öncelikle ehliyet alırken işi sıkı tutmak gerek. Ne yazıktır ki, “Ehliyeti bakkaldan, kasaptan mı aldın?” sözü halen geçerliliğini koruyor. Ehliyet almak isteyenler tam bir teorik ve pratik eğitimden geçmeli. Ayrıca bir kez ehliyet almak yetmemeli. Bir vatandaş ehliyet alıyor. Yıllarca belki de ömür boyu o ehliyeti kullanıyor. Ehliyet alan kişilerin belli aralıklarla sağlık durumlarının kontrolünün yapılması ve mevcut bilgilerinin yenilenmesi gerekiyor.

İşin temelinde de kuralları özümsemek, kurallar toplumu olmak yatıyor. Kurallara uyma konusundaki karnemiz maalesef sıfırlarla dolu. Çünkü, “Ben kendimi kurtarayım da, diğerleri ne olursa olsun” anlayışı trafikte de hakim. Bir örnek vermek gerekirse; Avrupa’dan ülkemize gelen gurbetçiler şehir merkezinde bulunan kavşakların halini görünce şaşırıyorlar. Şöyle diyorlar: “Bir kavşak varsa orada trafik ışıklarına gerek yoktur. Çünkü kavşağa girişte kimin öncelikli olduğu bellidir. Herkes sırasını takip ederse hiçbir kargaşa çıkmaz.” Ancak bizim kavşaklarda trafik ışıklarının yanında bir de trafik polisleri görev yapmasına rağmen yine de sorun tam olarak çözülmüyor.

İbni Haldun, “Coğrafya kaderdir” demiş. Coğrafya kaderdir de, trafik canavarına verdiğimiz kurbanlar da mı kaderimizdir? Yada bu kolay ölümler hep kaderimiz olmaya devam mı edecek? Bence etmemeli. Her alanda olduğu gibi bu alanda da kurallar toplumu olmayı başarmak zorundayız. Aksi taktirde, her yıl yüzlerce canımızı trafik terörüne kurban vermeye devam eder, “Kader” der geçeriz.

Bu vesile ile haftasonu Gaziantep- Nizip yolundaki trafik kazasında kaybettiğimiz gazeteci meslektaşlarımız Muhammed Esen ve Umut Yakup Tanrıöver başta olmak üzere, sağlık çalışanlarımıza, itfaiye erlerimize ve tüm vatandaşlarımıza bir kez daha Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
ÇOK OKUNANLAR