USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Şikayet Etmekten Niye Korkarsınız?

Şikayet Etmekten Niye Korkarsınız?
23-10-2022

Bu hafta sizlere farklı bir değerlendirme yapacağım. Tabii bu gördüklerim ve gözlemlerim sonrasına dayalı bir bakış açısı. Temel noktamız adliye ve emniyet. Böyle zamanlarda bu tür yazılar risk taşısa da ben sorumluluğum gereği yazmaya gerek duydum. Çünkü ben görüyor ve biliyorsam, sizlerin de bu gerçekleri bilmenizi isterim. Tabii ilerleyen bölümlerdeki değerlendirmelerim için de şimdiden Başsavcı İsmail Karataş ve Emniyet Müdürü Mustafa Emre Başbuğ’un hoşgörüsüne sığınıyorum.  

Durup dururken niye böyle bir yazıyı kaleme aldım önce oradan başlayalım. Almanya’da çeşitli yıllarda kısa süreli de olsa aralıklı olarak kaldığım dönem içinde en dikkatimi çeken şey, insanların vatandaşlık bilinciyle kurallara uymayan, yasakları çiğneyen trafik düzenini bozan ve yasa dışı işler yapanları hemen polise bildirmesi olmuştu. Güvenlik konusu onların olmazsa olmazlarıdır. Vergi işi zaten en korktukları bir uygulama. Küçük bir kaçakta yakalandığınızda yandınız demektir. Zaten Devlet örneği denildiğinde aklıma ilk olarak Almanya gelir. Çünkü Devlet kuralları koymuş, öncelikle kuralları koyanlar kanunları dört dörtlük uygulamış, vatandaşın haklarını korumuş, o vatandaş da devletine güvendiği için en küçük bir olumsuzlukta görevini yapar olmuştur. Ayrıntıya girmeye gerek yok çünkü çoğumuz bu ülkeye yaşamış ve yaşıyor, onlar daha iyi bilirler neyin ne olduğunu ve sistemin nasıl işlediğini. Tabii burada vatandaş da vatandaşlığını bilmesi şartıyla… 

ARTIK DURUMLAR ESKİSİ GİBİ DEĞİL 

Bunu niye yazdım, çünkü hadi Türkiye’de durumlar karışık ama yaşadığımız Gaziantep’te insanların, başkalarının yaptığı yasa dışı işleri ve kuralsızlıklarında şikâyet etme hakkını kullanmayışı hep dikkatimi çekmiştir. Bunun çeşitli nedenleri vardır elbette. Eskiden başıma çok geldi ve çok da şahit olmuşluğum var bu konulara. Çünkü şikâyet edenlerin başı resmen belaya girerdi. Zabıtadan tutun polise kadar şikâyet edenlerin ismi, şikâyete konu olan kişilere sızdırılır, daha bir de kıyak yapılarak “biz sizi irade ederiz ama şu muhtar şu gazeteci, şu komşu şikâyet etti ”diyerek suçu işleyene bir nevi ihbar eden isimleri verirlerdi. Sonrasında o kişiler kendilerini şikâyet edenleri özellikle gece arar gözdağı verirdi. Onun için insanların çoğu bu baskıdan etkilenerek veya korkarak şikâyet etmekten vazgeçerlerdi. Bir keresinde bir muhtar gece mahallesinde bazı kişilerin sokak lambalarını tabancalarla patlatmalarını ve sürekli karanlıkta kaldıklarını şikâyet etmişti. İnanın o adamcağızın başına gelmeyen kalmamıştı.  

SON DÖNEMLERDE CAN SIKICI OLAYLAR YAŞIYORUZ 

Neyse gelelim asıl söyleyeceklerime. At sahibine göre kişner diye bir söz vardır. Beğenirim ve ara sıra kullanırım. Gaziantep’te son dönemlerde gerçekten çok yasa dışı olaylara şahit oluyoruz. Cinayetler, adam vurmalar, uyuşturucu olayları başta olmak üzere gerçekten can sıkıcı ve korkutucu olaylarla karşılaşıyoruz. Buna birde küçüklü büyüklü mafyalaşma grupları dahil, taciz edilen iş insanları ve sanayici kitlesini eklemeliyim. Elbette şehrimiz büyüdü, nüfusu 3 milyona dayandı. Göç çoğaldı yabancı sığınmacılar iyisiyle kötüsüyle şehrimizde yaşamaya başladı. Türkler derken yabancılar da illegal işler yapmaya, hatta kendi ülkesinin vatandaşlarını taciz etmeye, dövmeye, yaralama ve öldürmeye başladı. Trafikte ise kuralsızlıklar zirveye ulaştı. İnanın kurallara uyanlar adeta enayi yerine konulmaya başladı.  

BU ŞEHİRDE NELER YAŞANDI NELER 

Bu ayrıntıyı da dile getirdikten sonra kentte yaşayan yerleşik Antepliler ile legal işler yapanların yaşanan gelişmelerden çok da hoşnut olmadığını söylemeliyim. Kimileri şehirden göç ediyor, kimileri yaşam biçimlerini farklı yönüyle şekillendiriyor, ailesini koruma adına ciddi sıkıntıları yaşamayı göze alıyor. İşte söyleyeceklerim de burada başlıyor. Özellikle son dönemlere kadar ekonomisi iyi olanlar yasa dışı işler yapanların hedefi oluyordu. Kimilerine FETÖ damgası yapıştırılarak korkutuluyor ve akla mantığı uymayan rakamlar ödemeye adeta mahkûm ediliyordu. Kimileri alenen tehdit ediliyor, fabrikasına çökülüyor, haraca bağlanıyor ve vermedikleri takdirde türlü senaryolarla, kurulan ağ sonucu hapislere kadar girmeleri sağlanıyordu. Yani anlayacağınız Gaziantep’i bir ağ gibi saranların bazıları arkalarına bazı siyasetçileri de alarak veya onları yanında göstererek, emniyet ve adliye ayağında çok sayıda insanın mağdur olmasını sağlıyordu. Elbette ki o mağdur edilen sanayici ve iş adamları da çaresiz kalıyor kendisinden istenileni yapmak zorunda kalıyordu. Hiç şaşırmayın çünkü bunları aslında kentte büyük kesim biliyordu ama seslerini çıkarmıyordu. Zaten işin FETÖ denilen kısımlarında bir de FETÖ BORSASI olayı patlamış ve çok geniş ağ kurularak yetkili ve sorumlu kişiler inanılmaz servetlere kavuşmuştu. 

KİRLİ DÜNYANIN İÇİNE GAZETECİLER BİLE KARIŞMIŞ 

Ben bir gazeteci olarak herkesle konuşuyor, bilgileniyor ve hatta kendi meslektaşlarım içerisinde bile bu kirli tezgâhın içerisine girip nemalandıkları iddialarını duyunca inanın şok oluyordum. Hem de öyle az buz paralar değil söylenen iddialar. Oysa altı üstü bir gazete. Nasıl o kadar servet, mal mülk, çeşit çeşit lüks arabaların sahibi olunuyor işte bu iddiaları duyunca şaşırmamaya başladım. Çünkü Gaziantep iş dünyası buna müsaitmiş meğer. İşte bu taramalar, araştırmalar, gazetecilik refleksiyle sorgulayıp bilgilenmeler sonrası bu günkü yazının ana konusunu yakaladım ve sizlerle paylaşmaya karar verdim. 

EMNİYET MÜDÜRÜNÜN KARARLI DURUŞU ÇOK ŞEYİ DEĞİŞTİRMİŞ 

Gördüğüm ve tespit ettiğim kadarıyla bu korkunç ağı ilk olarak bozma adımını Gaziantep’e atanan emniyet Müdürü Mustafa Emre Başbuğ atmış. Elbette ki Vali Davut Gül’den büyük destek alarak… Başbuğ ne yapmış? Zaman içerisinde emniyette hatta yanıbaşındaki bazı isimleri görevden uzaklaştırmış. Kim suç işlemişse tepesine binmiş, suçlulara sahip çıkacak olanları da kararlı bir şekilde uzak tutmaya başlamış. Başbuğ’un bu kararlı duruşunun camiada büyük etki yarattığını söylediler bana. Devamında yasa dışı işler yapanlar hatta iş birliğinde bulunanlar için tehlike çanları çalarken, öte yandan namusuyla şerefiyle mesleğini yapanların bu gelişmeden son derece mutlu olduklarını ifade ettiler. Haliyle bu hamlenin emniyette ciddi manada değişimler başlattığını, artık suç işleyenler için korku döneminin başlamış olduğunu söylediler. Aynı kaynaklar Müdürün Polis-Vatandaş iş birliğine büyük önem verdiğini, güvenin esas olduğunu, bunu emniyet camiası olarak kendilerinin son noktaya kadar uygulayacaklarını, ama vatandaşların da polise güvenip yardımcı olması gerektiğini söylediğini dile getirdiler.  

BAŞSAVCI İSMAİL KARATAŞ GELDİKTEN SONRA NELER OLMUŞ NELER 

İşin adliye ayağında daha farklı bilgilere sahip oldum elbette. Bilemiyorum bu konuyu yazarak riske mi giriyorum ama ben Ökkeş Özekşi isem, eğer yazmazsam kendime olan saygıyı kaybederim diyor ve gözlemlerimle tespitlerimi aktarıyorum. Bir kere bu şehirde Adliye’de sıkıntılar olduğunu sağır sultan bile duymuştu. Bu söylentiler öyle yenilir yutulur cinsten değildi. Hele bir gözaltı sürecinden sonra serbest kalan bir kişinin 200-300 adamıyla Adliye sokaklarında gövde gösterisi yaptığı fotoğrafını gördükten sonraki bakış açım da değişmişti. Ne demekti ki bu… Devlete resmen meydan okunuyordu. Bu çerçeve içinde yaşanan son atama ve görevden alma gelişmeleri sonrası neler olduğunu araştırmaya karar verdim haliyle.   

Gerek hukukçu gerekse yargı mensupları ve personelleri ile görüşüp bilgi alışverişi yapıyorum bir süredir. Genel kanat şu;  

Bakanlıkça yapılan ani görev değişikliği ve atamalar sonrası en başta Başsavcı İsmail Karataş ile birlikte çok çarpıcı değişimler yaşanıyor Gaziantep Adliyesinde. Haliyle bu atama sonrası Kentteki yargının ana merkezi Adliye’de iç ve dış bağlantıların rahat hareket etme alanı daraltılmış. Biliyorsunuz önemli tutuklamalar yaşandı son aylarda Gaziantep’te. Bunları anlatanlar, yıllardır dokunulmayana dokunmaya başlanıldığını, eski düzeni devam ettirmek isteyenlerin nefes almasının engellendiğini söyledi. Ve bu küçücük dokunuş ile hamlelerin bir vatandaş olarak hem Emniyete hem de Adliyeye güven yolunun açıldığını gözlemlediklerini dile getirdiler. Devamında ise “Adliyede her bölümde eski düzenin yavaş yavaş değişime uğradığını görmeye başladık. En basiti nedir biliyor musunuz, yakın yıllarda hem de uzun süre adliye içerisinde ve çevresinde çalışmayan veya takılmayan kameraların çalışmaya, bazı bölümlere ise takılmaya başlandığını gözlemledik. Bu kameraların kapalı kalmasının izahını hukukçular ve yargı mensupları çok iyi bilir ”şeklinde konuştular. Benim gözlemim ise bu gelişmelerin Emniyet ve Adliye koordinasyonunu beraberinde getirdiği yolunda oldu. Bu gelişme şehir açısından son derece önem taşıyor elbette. 

BEN SUSMADIM SESSİZ KALMADIM HAKKIMI ARADIM 

Gelelim final bölümüne. Yazının girişinden itibaren dile getirmeye çalıştığım şikâyet mekanizmasının artık harekete geçmesinin zamanı gelmiştir. Çünkü bizler eğer polisten Jandarmadan, yargıdan görevini yapmasını istiyorsak, vatandaş olarak sorumluluğumuzu yerine getirmeliyiz. Şunu hemen belirteyim geçmiş yıllarda gerek emniyette gerekse adliye çok sayıda haksızlıklara maruz kalan birisiyim. Saldırıya uğrağımda telefonlarımın dinlendiği, kasıtlı olarak sesimin kesilmesi için usulsüz şekilde başsavcı ve savcıların beni cezalandırma yoluna gittiğini mahkûm ettiklerini, hatta bazılarının dosyayı kapatmak istediğine şahidim. Ama yılmadım dürüst polis, dürüst savcı ile iş birliğine girdim ve el birliği ile suçluların yakalanıp ceza almasına yardımcı oldum.  

KORKMAYIN CESUR OLUN POLİSİ SAVCIYI BİLGİLENDİRİN 

Elbette aynı duygularımı hala taşıyorum. İşte bu nedenle vatandaşlarımızın da iş insanlarımızın da haklı olduklarında haklarını araması gerektiğini vurguluyorum. 

İşte temel mesele vatandaşlar kendi haklarını bilmesi kadar o şehirde yaşamanın da sorumluluklarını bilmesi meselesi.  Öyle hiçbir şey yapmadan olan bitene ses çıkarmadan her şeyi polis veya savcıdan beklemek doğru değil. Biz haklarımızı bilirsek, mahallemizde sokağımızda bir şeyler oluyorsa kayıtsız kalmıyorsak o zaman polisin görevini yapmasına yardımcı oluruz. Bunun için lütfen çekinmeyin korkmayın. İsminizin ifşa olacağından endişe ederseniz, başsavcıyı, emniyet müdürünü arayın, gizlilik kararı çerçevesinde hareket edilmesini isteyin. Söyleyeceklerim bu kadar. Tabii eğer vatandaş olarak bu görevinizi yapar da sonuç almazsanız veya adınız ifşa edilirse, tıpkı şimdi yazdığım gibi inanın bunları da yazarım. 

HEPİNİZE SAĞLIKLI HAFTALAR 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
ÇOK OKUNANLAR