USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

ARTIK İKİSİNE DE BİZİ ALIŞTIRDILAR

ARTIK İKİSİNE DE BİZİ ALIŞTIRDILAR
05-06-2022

Farkında mısınız bilmem ama bizi iki şeye çok iyi şekilde yavaş yavaş alıştırdılar…1- Pahalılığa 2- Suriyelilere… Artık geri dönüşü imkânsız hale gelen Suriyeliler şehrimize iyice yerleşti zaten. Onlar özellikle biraz daha alt kesimlerden olanlarıyla işyerleri ve evleriyle İnönü Caddesi, Şehreküstü, Ünaldı, Şıhcan, Karşıyaka, Güneş mahallesi, Düztepe, Perilikaya, Cinderesi ve daha birçok mahallelerde olduğu gibi her yerdeler… Şehrin merkezinde de aktifler. Lokantaları var, fırınları, berber dükkanları, ayakkabı, terlik ve manav dükkanlarıyla inanılmaz faaliyet gösteriyorlar. Fabrikaları var bir kere. Orada da bir tek Türk işçisi çalıştırmıyorlar. Sanayi ve Ticaret odalarına kayıtlılar. İthalat ihracat işlerinde inanılmaz para kazanıyorlar. Her ne kadar yerli esnaf sıkıntı yaşasa da artık geri dönüşü olunmayan bir yola girildiğini rahatlıkla söyleyebilirim. Sokakta caddede onların çoğunlukta oluşuna da alıştırıldık iyice. Geçenlerde Almacı pazarından Şehreküstü mekik anıtına kadar yürüdüm, vallahi billahi Türk esnafa rastlamadım. Tabelalar zaten Arapça. Bazıları ayıp olmasın diye Türkçeyi de iliştirmiş Arapça yazının yanına. Şaka etmiyorum inanın. Bizzat gördüğüm için söylüyorum… 

OFLUYOR PUFLUYOR, AMA KASADA KUZU KUZU ÖDÜYORUZ

Gelelim diğer soruna, yani pahalılığa… Şaka gibi bizleri pahalılığa alıştırdılar biliyor musunuz? Millet pahalı da olsa alışverişlerini yapıyor, yakıtını alıyor. Tek fark az alıyor, ama nihayetinde alıyor yani. Hesap soramıyor, tepki koyamıyor. Şöyle son aylarda geriye dönüp bakın isterseniz. Marketlerdeki fiyatlar dahil, akaryakıta, doğalgaza, elektriğe ve iğneden ipliğe her şeye yapılan zamlara kimse tepki gösteremiyor. En başta marketlere “n’oluyor kardeşim” diyerek yüksek sesle hesap soramıyor. O refleks gösterebildinse, eğer, inanın her gün etiket değiştirenler o kadar özgürce davranamaz. Kasada kuzu gibiyiz resmen. Şöyle bir geriye dönün ve zaman yolculuğu yapın isterseniz. Bir hafta, bir ay derken 2-3-5-10-12 ay, hatta 2 sene önceki fiyatlar ile şimdikinin fiyatları arasında uçurumun farkını görün. Tamam pandemi sorunu vardı ama her ülke tedbirini aldı, vatandaşını, esnafını ezdirmedi. Oralarda pahalılık yüzde 10, bilemedin 20'yi bile geçmezken bizde bırakın yüzde yüzü, yüzde 200’leri geçti. Enflasyon resmi rakamlarda 73’ü buldu. Gerçekte ise yüzde 150’leri geçti. Sırf bu gerçek görülmesin diye ENAG’ın açıklamasını yasakladılar. TÜİK’i sınırladılar. Yine de ne kadar sınırlasalar bile Türkiye enflasyonda zirve yapmış durumda. 

AKARYAKIT İSTASYONLARINDA ACINASI DURUMUMUZ 

Bakın çok net söylüyorum, bir veya 2 sene önce birileri çıkıp ta şimdiki enflasyonu ve bu fiyatlarla alışveriş yapmak zorunda kalacağımızı söylese inanın adamı deli ilan ederdik. Kafayı yemiş bu derdik. Hele benzinin ve motorinin litresinin 25 bin lira sınırına dayanacağını iddia etse adamın gırtlağına sarılırdık. Kulakları çınlasın sendikacı dostum Nihat Bencan yakın tarihlerde benzin 5 liraya çıktığında her yere hatta arabalara küçük etiketler yapıştırarak “dünyanın en pahalı benzinini” kullanıyoruz diyerek tepki koyup eylem yapmıştı. Ama şimdi 25 liradan bahsediyoruz ve ilginçtir hemen hemen her gün bazen 2-3 günde bir zam geldiğinde gece yarısı uygulamaya girmeden benzin istasyonlarında kuyruklar oluşturuyoruz. O da ayrı bir trajikomik durum. Sanki kuyruğa girip aldıkları yakıtı uzun süre saklayacaklar. Ertesi gün zaten kullanılıyor ve bitiyor. Ne oluyor? O sırada çekilen çile stres, öfke size kar kalıyor. Bunun bedeli de aldıkları benzine göre 10-15 lirayı geçmez zaten. Kavgalar tartışmalar işin cabası. Allah korusun karşısındaki adam öfkelenip saldırsa ve bıçak çekse ya mevta olursunuz ya da sakat kalırsınız. Ne için? Benzini ucuza almak için… Ve yine tekrar ediyorum, en acısı bu görüntülere bizleri alıştırmaları.  

NİYE TEPKİ VERİLMEZ, NİYE SESSİZ KALINIR Kİ?

Maalesef çok acı bir gerçekle karşı karşıyayız. 1- Dünyanın hiçbir ülkesinde böylesine peş peşe zamlar yapılan ülkeyi göremezsiniz. Venezuela vardı, Arjantin ve Brezilya vardı bir dönem… Ama onlar toparladı biz ise uçuruma doğru gidiyoruz.  2- Gelişmiş ülkelerde Türkiye’deki gibi sessiz kalan insanlar gurubu, STK’lar, sendikalar ve siyasi partiler göremezsiniz. Bizde uydurup birkaç mesaj ve tepki veriliyor öylece kalıyor. Birisi çıkıp toplu halde benzin almayalım dese, şu ürünleri boykot edelim diye harekete geçse arkasından gelecek insan sayısı 5 kişiyi geçmez. Elbette bunda biraz da sindirilmişliğin ve korkunun etkisi var. İster kabul edin ister etmeyin, o korku salındı maalesef. Küçücük bir tepki veya protestoda başınıza ciddi işler açılıyor. Oysa insan hakları diye bir gerçek var. Bunları Avrupa’da ve gelişmiş ülkelerde görebiliyorsunuz. Baksanıza yıllar önce bu gidişle Venezuela’ya yetişiriz dediğim zamanlar geride kaldı. Şimdi son olarak Venezuela’daki enflasyon bizden aşağılarda kaldı. Şaka gibi ama gerçek. Alım gücüymüş, doğru dürüst beslenmeymiş geçin hepsini… Türkiye artık enflasyonunu kontrol edemeyen, buna karşılık halkının alım gücünü iyice düşüren, her gün parası değersizleşen bir ülke haline döndürüldü.

ARTIK ESKİYE DÖNÜŞ YOK, HİÇ BİRŞEY ASLA UCUZLAMAZ

Diyeceğim şu ki, sakın ola ki “bu fiyatlar düşer, eski günlerimize tekrar döneriz” diye umuda kapılmayın. Sabit gelirli olarak maaşlarınız artar diye de düşünmeyin.  Bırakın artık düzelir ve normale döneriz şeklinde hayal kurmayı. Unutun artık kazancınızdan bir kısmını arttırıp ev veya araba almayı. O dönem artık bitti herkese geçmiş olsun. Bir de emekliler var ki, onlar sanki düşman gibi. Yıllarını devlete vergisini ödemiş ve şimdi karşılığını almak isteyen ama aldığı aylığı günlere böldüğünde dilencinin bile kendisinden fazla kazandığını gören zavallı insanlar haline dönüştürüldü. Acı da olsa bunu mutlaka söylemeliyim. Ve son noktayı koyarak, “buraya yazıyor bir sene sonrasında bu günleri de bu fiyatları da kesinlikle arayacağız” diyerek tarihe notu kaydediyorum. 

BAZI BÖLGELERDE PİKNİK YASAKLANMALI

Havalar aşırı sıcak. Her şey bir yana da ben ormanları düşünüyorum. Çünkü bizim millet artık piknik mevsimine başladı. Mangallar yakılacak, sigaralar içilecek. Plastik maddeler sağa sola atılacak. Kuruyan otlar küçücük kıvılcımda büyük yangınlara yol açabilir. Ne yapılır ne edilir bilemem. Bildiğim tek şey olası yangınların önüne geçilebilecek önlemler alınması. Otların özellikle temizlenmesi. Bazı bölgelerde piknik yapılmasına izin verilmemeli. Belli piknik alanları tespit edilmeli ve gerisi korunmaya alınmalı. Yoksa herkes rastgele ormanlara dağılırsa Allah muhafaza çoluk çocuk dahil sorumsuz insanların sebep olacağı yangınlarla karşı karşıya kalabiliriz. 

HEPİNİZE İYİ HAFTALAR

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
ÇOK OKUNANLAR