Sıla esintisi, Sıla Rüzgarı’na dönüşür mü?

Sıla esintisi, Sıla Rüzgarı’na dönüşür mü?

Birleşmiş Milletler ilk kez bir kadını Genel Sekreter olarak görmek istiyor. Japonya, Sanae Takaichi adında son derece güçlü olduğu ifade edilen bir kadını Başbakan yaptı. Cumhuriyetçi Türk Partisi de geçtiğimiz Pazar günü Sıla Usar İncirli’yi Genel Başkan seçti.
Herkesi imrendirecek olgunlukta, Erhan Arıklı’nın deyimiyle sağın örnek alması gereken bir zarafet ile yapılan kurultay sonucunda CTP’nin başında bir kadının olması herkese iyi gelecek sanki. Bunu elbette Erkut Şahali ve Asım Akansoy’dan bağımsız olarak söylüyorum; “Onlar seçilseydi felaket olurdu” demiyorum asla.
Nasıl bazı uzun süre kapalı kalan bir odanın penceresi açıldığı zaman içeriye dolan temiz hava gibi “oh” dedirten cinsten bir sonuç oldu. Bunu CTP özelinde söylemiyorum. Havasız kalmış oda benzetmesi CTP için değil, ülkenin kendisi ve geneli için. Pazar gününden bu yana hem sağdan hem soldan elde ettiğim izlenim bu. Herkes Sıla Usar’ın Genel Başkanlığından son derece mutlu.
Oturup “Cumhuriyetçi Türk Partisi neden Sıla dedi?” üzerinden bir değerlendirme yapabilirim ama yapmayacağım.
UBP Genel Başkanı ve Başbakan Ünal Üstel’in “kardeşime hayırlı olsun” diye açıklama yaptıktan sonra, UBP’nin gazetesi Güneş’in “Türkiye düşmanlığı kazandı” başlığını atma fikrinin hangi siyasal iletişim dehasına ait olduğunu da sormayacağım.
Kimin bıyıklarının bugünlerde balta ile dahi kesilemeyeceğini baktığınız zaman görüyorsunuz ve bunların çoğunlukta olduğunu bilince, “bıyıklılar ve bıyıksızlar” tartışması son derece yavan kalıyor.
Kurultay devam ederken, karşıtlarının “Bakanlık tecrübesi yok, nasıl yapacak?” fısıldaşmalarının aksine bunun güçlü tarafı olduğunu mu anlatayım durup dururken şimdi? Her şeyi bildiğini düşünüp hiç kimseyi dinlemeyenlerin ülkeyi soktukları duruma baktığınızda sağlam bir argümanım olur sanırım.
Pazar günü geride kaldı. CTP’nin elinde son derece güçlü karakteri olan bir Genel Başkan, tecrübeli vekillerden oluşan bir Meclis Grubu, ne konuştuğunu bilen bir MYK ve partiye yön verebilecek olan bir Parti Meclisi var. Bir de ellerinde Cumhurbaşkanlığı seçiminde “iktidara gelememe hastalığını” tedavisinde kullanılınca şifa verdiği test edilip onaylanan bir “seçim kazanma reçetesi” var. Şimdi iş tedavide.
CTP bu yazıyı kaleme aldığım sırada henüz Genel Sekreter meselesini çözmemişti. Erkut Şahali hâlen Genel Sekreter. Teamül gereği istifa etmesi gerektiğini düşünenler var. Ama öğrendiğimiz kadarıyla yeni Genel Başkan kendisiyle çalışabileceğini iletmiş. Karar biraz Şahali’ye kalmış durumda yani. Ha, diğer tarafta kulislerde dolaşan bilgilere göre Muhittin Tolga Özsağlam, Ürün Solyalı ve Mehmet Kale Kişi gibi isimler, Erkut Şahali’nin kararına göre harekete geçmeye hazırlar.
Neticede Genel Sekreter işi çözülür ve CTP önüne bakar.
Zeki Çeler’in deyimiyle “erken seçim değil, geç bile kalınmış seçim” kapıda. Mart diyenler var, Nisan diyenler var, Ekim diyenler var. Ama neticede seçim yılına girdik ve Sıla Usar İncirli’nin Başbakan olması fikri toplumun belli katmanlarına sirayet etmiş durumda. Sibel Siber’in kısa süren ama sıcak kumlardan serin sulara dalma hissiyatı veren Başbakanlığının yeni ve daha uzun soluklu bir versiyonunun kapının ardında olduğu hissi güçlü.
Sıla esintisi partili partisiz herkese iyi geldi. Bu esinti bir “Sıla Rüzgarı”na dönüşür mü? Göreceğiz.

gaziantep haberleri için doğru bilgiyi sunan haber sitesi kenthaber ile gaziantep haber alanında en doğru bilgiye ulaşın. gaziantep son dakika için bizi keşfedin. google