İşyeri Hekimliği yapan Dr. Muhammed Beşir Van (32), henüz 13 yaşındayken Wilson hastalığı teşhisi aldı. Karaciğer beyin ve diğer organlarda bakır birikimine neden olan bu nadir kalıtsal hastalık yüzünden çocukluğu hastanelerde geçti. Ama o dönem etrafında sürekli gördüğü beyaz önlüklü doktorlara hayranlık duyması, onun da doktor olmaya karar vermesine neden oldu ve birkaç yıl sonra girdiği sınavlarda Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi'ni kazanmayı başardı. 2013 yılında, 4. Sınıf öğrencisiyken aniden ağır karaciğer yetmezliğine girdi. İki aylık hastane tedavisinden oldukça fazla yorulduğu için Ramazan bayramı için Samsun'a ailesinin yanına gitmek istedi. Ancak gittikten 4-5 gün sonra fenalaştı, Sağlık Bakanlığı'nın ambulans uçağı ile acilen İstanbul'a getirildi, aynı zamanda öğrencisi olduğu Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'ne yatırıldı. İlaç tedavileri yetersizdi, karaciğer naklinden başka çare kalmamıştı.
UMUT HABERİ AFYON'DAN GELDİ, KENDİ HOCASI AMELİYAT ETTİ
Acil bekleme sırasına alındı, 10 gün boyunca Türkiye çapında ilk sırada hasta olarak organ bekledi. Ümitlerin bittiği noktada, birinci sırada kalma süresinin bitmesine bir gece kala ikinci hayatı Afyon'dan geldi. Trafik kazası geçiren bir gencin ailesi organlarını bağışlamıştı. Muhammed, o dönem aynı zamanda tıp fakültesindeki hocası da olan Karaciğer Nakli Sorumlusu Prof. Dr. Ender Dulundu tarafından gerçekleştirilen başarılı bir nakil ameliyatıyla hayata geri döndü. 3-9 Kasım Organ Bağışı Haftası nedeniyle Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nde düzenlenen sempozyuma hocası ve doktoru, şimdi de Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'ndeki meslektaşı olan Prof. Dr. Dulundu ile beraber katılan Dr. Van, "O bağış olmasaydı şu an belki de hayatta olamayacaktım. Nakil ameliyatımdan sonra tıp fakültesini bitirdim, şimdi ben de başka hayatları kurtarmaya çalışıyorum" dedi.
"DEĞERLERİM 300 KATINA ÇIKIYORDU SONUN FARKINDAYDIM"
Dr. Van, o günleri şu şekilde anlatarak "Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunuyum. İş yeri hekimliği yapıyorum. Benim rahatsızlığım 12-13 yaşlarımda ortaya çıkmıştı. Samsun'da ortaokul öğrencisiydim. Tanımlanamamış kronik karaciğer hastalığı teşhisiyle birtakım ilaç tedavileri gördüm. Hastalığım aslında Wilson hastalığıymış. 2013'de Marmara Tıp Fakültesi 4'ncü sınıfta okurken sarılık, ileri derecede ödem, gözlerimin tamamen sarıya dönmesi gibi ani belirtilerle tedavi altına alındım. Hocalarım seferber olmuştu, kendi hastaneme yatırıldım. Her gün testler yapılıyor bazı değerlerim 12-13, hatta 300 katına çıkmış oluyordu. Ben bir tıp fakültesi öğrencisi olarak durumun çok farkındaydım. Bu iş artık ilaçlarla olmayacaktı, nakil olmadan kurtulamayacaktım" dedi."AMBULANS UÇAKLA KENDİ HASTANEME GETİRİLDİM"2-2,5 ay aralıksız bir hastane tedavisinin ardından durumu biraz düzelince ailesinin yanına, Samsun'a gitmek isteyen Van, Ramazan bayramını göremeden acilen hastaneye geri getirilişini ise şöyle anlattı: "1,5-2 ay hastanede yatmıştım. Çok sıkıldım ve hocalarımdan izin alıp bayram için ailemin yanına gittim Samsun'a. Ama gittikten 3 gün sonra fenalaştım, bilincim kapanmış, uçak ambulansla Samsun'dan acilen İstanbul'a geri getirilmişim. Artık sona gelmiştik, ilaç tedavilerim sonlandırıldı ve acil nakil sırasına alındım. Prof. Dr. Ender Dulundu hocam o zaman Marmara Tıp Fakültesi Hastanesi'nin Karaciğer Nakli Kliniği Sorumlusu'ydu. Nakil süreci başladı önce ailem tarandı ama bana uygun donör yoktu. Tek seçenek abimdi, ama bir aileden iki kardeşin aynı anda çok büyük bir ameliyata girecek olmasını doktorlarım da istemiyordu. O yüzden mümkün olduğunca süreci uzatmaya çalışarak kadavradan organ çıkması beklendi. Durumum çok ağırlaşmıştı. Acil koduyla organ bekleme listesine girişim yapıldı. Türkiye'de ilk sıradaydım ve 10 gün ilk sırada kalma zamanım vardı. 10'uncu günün sonunda Afyon'dan organ çıktığı haberi geldi. 29 Temmuz 2013'te gece saatlerinde ameliyata alındım. O günden sonra da herhangi bir sağlık problemi yaşamadım."
"HASTANEDE YATARKEN DOKTOR HAYRANLIĞIM BAŞLAMIŞTI"Tedavi olduktan sonra okulundan da mezun olan ve işyeri hekimi olarak hastalarına şifa veren Dr. Van, bu mesleği seçmesinde hastalığının da etkisi olduğunu söyleyerek "Bu nakil ameliyatını olmasaydım, şu an burada olma imkanım bile olmayacaktı. 12-13 yaşlarımda Samsun'da hastanelere gitmeye başlamıştım, Ondokuz Mayıs Tıp Fakültesi'nde tedavi görüyordum. Hastaneler tamamen umut yeri, hocaların ağzından çıkacak bir çift iyi habere tutunmaya çalışıyorsunuz. Doktorlarıma o yaşlarda hayranlık duymaya başlamıştım. Onların o beyaz önlüklerle arkasında asistan ordusuyla gezmesi, onlarca tıp öğrencisinin bilgi açlığıyla hocaların gözünün içine bakması, bende büyük hayranlık uyandırmıştı. Sınav zamanı gelince Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi'ni yazdım ve kazandım. Belki de orayı kazanmış olmasan, sürecim bu kadar iyi geçmeyebilirdi. Okuduğum üniversitede ameliyat olan bir kişi olarak, ders aldığım hocalarıma ameliyat olmuş bir öğrenci olarak, hem bir hastaydım, hem öğrenciydim; şu anda da onlarla meslektaş olarak hekimliğime devam ediyorum. Hastalığım sürecinde dahiliye stajımı bitirmiş gibi oldum. Çünkü karaciğer üzerine hasta olarak o kadar çok mesai geçirdik ki, okurken bu kadarını öğrenemezdim sanırım. Bir organ bağışladığınızda aranızdan bir doktor ya da mühendis çıkabilir, belki o doktorun eliyle binlerce kişi hayat bulup sağlığına kavuşabilir. Organ bağışlayarak bir kişiye yaptığınız iyilik, silsile halinde belki binlerce kişiye uzanabilir. O nedenle bağış yapanlara Allah'tan rahmet diliyorum ve ailelerin çok teşekkür ediyorum."
"ORGAN NAKLİ SAYESİNDE MEZUN OLDU VE BUGÜN HASTALARINA ŞİFA DAĞITIYOR"O zamanlar Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde onun hem hocası hem doktoru olan Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı'ndan Karaciğer, Safrayolu, Pankreas Cerrahisi ve Karaciğer Nakli Uzmanı Prof. Dr. Ender Dulundu ise bir zamanlar öğrencisi ve hastası, şimdi ise meslektaşı olan Dr. Muhammed Beşir Van'ın organ nakli ile hayata tutunduğunu vurgulayarak şunları söyledi: "Muhammed, tıp öğrencimizdi. Ciddi karaciğer yetmezliğine giren bir tablo ile hasta olarak karşımıza gelmişti. Daha sonra tıbbi tedavi ile bir miktar durumu düzeldi, dinlenmek üzere ailesinin yanına gitti. Ama genel durumu aniden kötüleşince Sağlık Bakanlığı'na bağlı ambulans uçakla hastaneye getirildi. Nakil yapılmasa maalesef hayati tehlikesi vardı ve hayatını çok kısa süre içinde kaybetme riskiyle karşı karşıyaydı. Şansına o dönemde organlarını bağışlayan bir donörümüzden aldığımız karaciğer kendisine hayat oldu. Bugün tıp fakültesini bitirmiş genç bir hekim, meslektaş olarak aramızda artık. Hastalarına şifa veriyor."