Dini değerleri hedef alan sahneleriyle tepki çeken Kızıl Goncalar dizisi nedeniyle RTÜK, Kızıl Goncalar dizisinin yayınlandığı FOX TV'ye idari para cezası ile iki kez program durdurma cezası vermişti. 'Kızıl Goncalar' dizisi, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı iki mekanındaki çekim izinlerinin iptal edilmesinin ardından Beykoz Kundura Fabrikası’na taşınmıştı.
RTÜK BAŞKANI ŞAHİN'DEN CEVAP
Yaşanan tartışmalar üzerine Prof. Dr. Celal Şengör gazeteci Fatih Altaylı üzerinden Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Başkanı Ebubekir Şahin'e yönelik bir açık mektupla açıklamalarda bulunmuştu. Şahin sosyal medya hesabı X üzerinden Şengör'ün mektubuna cevap verdi. Şengör'ü "Sabah gastronomi uzmanı, öğleyin yer bilimci, akşam güvenlik bilimci, şimdi iletişimci olmaya hevesli prof kişi" mektubu yayınlayan Fatih Altaylı'yı ise "hakkında birçok şaibe olan, öfke kontrolü problemi sebebiyle sosyal medya paylaşımlarını durmadan silmek zorunda kalan, ergenler gibi sağa sola küfürler savuran basın kartı bile olmayan sözde gazeteci" olarak nitelendiren Ebubekir Şahin, paylaşımında şu ifadelere yer verdi;
Sabah gastronomi uzmanı, öğleyin yer bilimci, akşam güvenlik bilimci, şimdi iletişimci olmaya hevesli prof kişi, şahsıma, hakkında birçok şaibe olan, öfke kontrolü problemi sebebiyle sosyal medya paylaşımlarını durmadan silmek zorunda kalan, ergenler gibi sağa sola küfürler savuran basın kartı bile olmayan sözde gazetecinin, sözde köşesinden ağzından salyalar akıtarak bir şeyler söylemek istemiş.
Şaşırdık mı?
Tabii ki hayır.
…kervan yürür.
Ülkenden ve milletinden kopuk, yurt dışında yaladığın mürekkepler sana iyi gelmemiş…
Her şey olduğunu sanabilirsin ama halkımızın nezdinde sadece isminin önünde ünvan olan bir kişisin.
Televizyonları sizin gibi ekran zararlılarından korumaya devam edeceğiz.
ŞENGÖR NE DEMİŞTİ?
Celal Şengör, RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin'e yönelik açıklamalarda bulunduğu Fatih Altaylı üzerinden yayınlanan açık mektubunda şu ifadeleri kullanmıştı;
“Burada ‘yalan yanlış yüce dinimize ve kutsallarımıza saldırmış olduğu programın’ ifadesindeki yalan yanlış neymiş, onu tarihi belgelere dayanarak belirtse de biz de aydınlansak. Yargı sürecinin devam ettiğinden bahsediyor. İlk mahkemeyi kaybettiği istinaf mahkemesi ve Danıştay sözlerinden açıkça görülmekte; burada bana hangi ‘yalanı’ atfetmektedir.
Ebubekir Şahin Bey Hazretleri bilimsel bir ifadeyi mahkemeye götürmeğe kalkarken, acaba kendisini Engizisyon mahkemesi savcısı mı sanmaktadır? Kendisine şunu tebliğ etmekten hicap duyarım, zira her uygar insan Engizisyon mahkemelerinin sonuncusunun 17. yüzyılda toplanmış olduğunu bilir. Malûm böyle bir denemeyi İtalyan Engizisyonu Galile’ye karşı yapmış, onu ev hapsine mahkûm etmişti. E, sonra ne oldu? 31 Ekim 1992’de Papa Johannes Paulus kilise adına Galileo’dan özür dilemek zorunda kalmıştı. Kısa bir süre sonra, 19 Eylül 2008’de Anglikan Kilisesi de Darwin’den özür diledi.
Ebubekir Şahin Beyefendi Hazretleri ve RTÜK üyeleri koydukları yasakla, İslamiyet’i değil, çirkin suçlar işledikleri sık sık gazete manşetlerimizde görülen ve aslen anayasamızca yasaklanmış olan tarikatları korumaktadır. Yaptıkları, Godfather filminde gösterilen kanun dışı bir organizasyonu ve ettikleri haltları beyaz perdeye taşıyan bir yapımı yasaklamaya benziyor.
Ebubekir Şahin Beyefendi Hazretleri’nin oradaki görevi kendi tâbiriyle ‘yüce dinini’ değil, gerçekleri savunmaktır. Bunun aksi lâikliğe de, insan aklına da aykırıdır. Zaten yaptıkları da kendi ilân ettiği ‘halka gerçekleri göstermek’ amacıyla da her açıdan çelişmektedir. Yoksa kendisi Atatürk’ün aşağıdaki sözlerine karşı mıdır?
‘Var olan tarikatların amacı kendilerine bağlı olan kimseleri dünyada ve manevi olan hayatta mutluluk sahibi yapmaktan başka ne olabilir? Bugün ilmin, fennin, bütün kapsamı ile medeniyetin ışığı karşısında filan veya falan şeyhin uyarmasıyla maddî ve manevi mutluluğu arayacak kadar ilkel insanların Türkiye medeni toplumunda varlığını asla kabul etmiyorum (şiddetli alkışlar).
Efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en gerçek yol, medeniyet yoludur (sürekli alkışlar). Medeniyetin gerektirdiğini yapmak insan olmak için yeterlidir. Tarikat reisleri bu dediğim gerçeği bütün açıklığıyla anlayacak ve kendiliklerinden hemen tekkelerini kapatacak, müritlerinin artık erginliğe ulaştıklarını elbette kabul edeceklerdir.’
Kastamonu, 1925 açıkça söylese de biz de öğrensek.
Not: İsmimin önünde sadece prof. yazmıyor. Ebubekir Şahin Beyefendi Hazretleri ismimin önünde ve arkasında yazılanların tamamına bir göz atsa benim kendi işime ne kadar baktığımı görür. Ben ne din bilimci, ne de güvenlik uzmanıyım, sadece jeoloğum – ama kültürlü cinsinden. Kendisi ise işini yapmamaktadır. Tekrar edeyim: Yobaz kollayıcılığı RTÜK’ün görevleri arasında değildir."