Haber7 / Gamze TÜRK
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile İran'ın başkenti Tahran'da bir araya gelecek. Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre; Türkiye- İran Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi Yedinci Toplantısı, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve İran Cumhurbaşkanı Reisi’nin başkanlıklarında 19 Temmuz’da gerçekleştirilecek. Konsey Toplantısı’nda, Türkiye- İran ilişkileri gözden geçirilecek, ikili iş birliğinin geliştirilmesi için atılabilecek adımlar ele alınacak. Görüşmelerde ikili ilişkilerin yanı sıra, bölgesel ve küresel meseleler hakkında fikir alışverişinde bulunulacak. Cumhurbaşkanı Erdoğan, zirve vesilesiyle Rus mevkidaşıyla ikili bir görüşme de gerçekleştirecek. Görüşmelerde Rusya-Ukrayna savaşının yanı sıra enerji ve gıda krizinin de ele alınması bekleniyor. Zirve ayrıca Reisi’nin cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından katılacağı ilk toplantı olacak.
Haber7.com olarak zirve öncesinde merak edilen konuları Gazeteci-Yazar Yusuf Alabarda, Uludağ Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ferhat Pirinççi ve Gazeteci-Yazar Nedret Ersanel’e sorduk.
YUSUF ALABARDA: İRAN ZENGEZUR KONUSUNDA AYAK DİRETİYOR
"Özellikle Ukrayna'nın işgali sonrasında Suriye coğrafyası başta olmak üzere Ukrayna ve Kafkasya da dahil olmak üzere birçok fay hattının tetikleyebileceğini düşünüyorum. Dolayısıyla Reisi, Putin ve Erdoğan'ın görüşmesini Astana süreci gibi okumuyorum ama tıpkı Astana da olduğu gibi bölgesel sorunlarla ilgili konuların ele alınacağı önemli bir zirve olarak telaffuz ediyorum. Hiç kuşkusuz bunların başında Türkiye açısından son derece kritik olan içerisinde İran ve Rusya'nın da bulunduğu Suriye konusu geliyor. Bunun dışında özellikle bu küs içerisinde Avrupa'da yaşanacak enerji sıkıntısıyla ilgili Rusya ve İran'ın pozisyonlanmalarıyla ilgili hususlar da gündeme gelecektir. Dolayısıyla önümüzdeki kış ayları içerisinde Rusya'dan kalan boşluğu İran dolduracak mı yoksa Rusya'yla birlikte mi hareket edecek? Boşluk doldurma talebi olursa İran'a yönelik ambargolar kaldırılacak mı? Kaldırılsa bile Türkiye kendi üzerinden bu doğal gazın kesintisiz bir şekilde Avrupa'ya ulaştırılmasına müsaade edecek mi? Bütün bunlar diplomatik anlamda masaya yatırılacaktır. Bir diğer husus da Zengezur koridorun açılmasıyla ilgili hususlarda İran'ın ayak direndiğini biliyoruz. Kafkasya bölgesindeki Ermeni işgalinin sona erdirilmesinden sonra Ermenistan bu konuyu ağırdan alıyor. İran bu konularla ilgili olarak şerh düşüyor. Bu konunun da bu zirve içerisinde gündeme geleceğini düşünüyorum."
YUSUF ALABARDA: İRAN VE RUSYA TÜRKİYE'NİN HAREKATINA PEŞİNEN EVET DEMEYECEKTİR
"Türkiye seçimlere giderken önünde iki husus var; biri ekonomi diğeri de Türkiye'deki sığınmacılar üzerinden oluşturulmuş olan havaya bir şekilde çözüm bulunması. Bir de Suriye'de gerçekten sahadaki terör örgütleriyle mücadele var. Türkiye bu konuyla ilgili net bir şekilde kararını verdiğini düşünüyorum. Başta Tel Rıf'at ve Münbiç olmak üzere bu bölgeden terör örgütünün uzaklaştırılmasına yönelik kapsamlı bir harekat icra edebilir. Tabii ki bu harekata İran ve Rusya'nın peşin bir şekilde evet demeyeceğini, onların da birtakım beklentilerinin olabileceğini düşünüyorum. Ama içerisinde 4 buçuk milyona yakın Suriyeli sığınmacı barındıran bir ülkenin herhalde Suriye'deki yaşanan gelişmelerle ilgili İran ve Rusya'dan daha fazla söz sahibi olması gerektiğini düşünüyorum. Dolayısıyla Suriye konusunda çetin bir müzakere gerçekleştirilecektir ama şartlar ne olursa olsun Türkiye buradaki kararlı harekatı icra etmeyi kafasına koymuştur ve Türkiye'yi burada da engelleyebilecek bir güç yoktur. Ne İran ne de Rusya'nın hava gücü burada Türkiye'yi engelleyebilecek bir güç değildir. Bu şartlar içerisinde bakıldığında bu hususun bir konsensus ile çözülmesi Türkiye açısından son derece önemli. Tabii ki Türkiye'yi sıkıntıya sokacak birtakım eylemler İran'ı her halükarda mutlu ediyor. Türkiye'yi kuşatma siyasetinin de bir parçası olarak görüyor. Bundan vazgeçmezse Türkiye'nin harekatı karşısında ne yapabilir? İran'ın da burada eli kolu bağlı. Mahcup bir kapasiteye sahip. Dolayısıyla bu şartların hepsi masaya yatırılacak çok önemli bir zirve olduğunu düşünüyorum."
NEDRET ERSANEL: AMERİKA HALA AYNI KAFADA
"Bu üç ülke arasındaki anlaşmazlıkların ya da uyumsuzluklarını konuşulacağı bir zirve gibi gözüküyor. Ben öyle düşünmüyorum işte genel yorumlar bu yönde. Bundan önce bu zirvenin öncesindeki bölgesel şartlara bir bakmak lazım. Bu zirveden önce biliyorsunuz Biden bir Körfez ziyareti ve İsrail ziyareti gerçekleştirdi. Bundan önce de Amerika çıktı; ‘İran, Rusya'ya çok sayıda İHA verecek ve bu İHA'lar muhtemelen Ukrayna'da kullanılacak’ dedi. Bu açıklamanın sebebi Körfez ülkelerini ve Arap ülkelerini korkutmaktı. Sonra bu ziyareti gerçekleştirdi. Bu ziyaretten İran'a yönelik Suudi Arabistan olsun, diğer Körfez ülkeleri olsun, Amerika'nın beklediği gibi bir tablo ortaya çıkmadığı gibi aynı zamanda işte petrol konusunda da sadece bir milyon varillik bir değişiklik ortaya çıktı. Biden, ‘Ortadoğu'da Çin'e ve Rusya'ya boş alan bırakmayacağız’ açıklamasını yaptı. Bu inanılmaz derecede berbat bir açıklama. Çünkü Ortadoğu halklarını ve bu bölgelerin ülkelerini görmezden gelen, oysa bu Ortadoğu toprakları Türkiye dahil bu ülkelerin insanlarına ve o ülkelerin egemenliklerine ait. Amerika Birleşik Devletleri hâlâ aynı kafada aynı zihinde devam ediyor. Yani şuna boşluk bırakmayacağız. Buna boşluk bırakmayacağız. Buranın sahipleri var. O sahiplerinden birisi de Türkiye'dir. Hâlâ aynı kafada devam ediyor. Şunu söyleyebiliriz ki, bu Ortadoğu'da herhangi bir boşluk yok, bir fazlalık var. O fazlalıkla Amerika Birleşik Devletleri. İlk önce bunun anlaşılması gerekiyor.
Bu zirveden önce ikinci konu Ukrayna'daki durumdur. Ukrayna'daki durum tamamen tersine dönmüş gözüküyor. Yani artık Amerikalılar, İngilizler konuşmuyorlar bile. Rusya'nın hakimiyeti daha çok sahada hissedilmeye başladı ve daha da ileri gidecek gibi gözüküyor. Avrupa ülkeleri zaten mırın kırın ediyorlardı. İlk fırsatta Amerika'yı terk edecekleri, trenden inecekleri anlaşılıyor. Şimdi bu iki konjonktür ile birlikte İran'a üçlü zirve gerçekleşiyor. Bu üçlü zirvenin bir ayağı Suriye konusu, bir ayağı ırak konusu, bir ayağı Kafkaslar ve Azerbaycan-Ermenistan konusu, bir ayağı Rusya-Türkiye ilişkileri, bir ayağı Türkiye-İran ilişkileri."
NEDRET ERSANEL: TÜRKİYE İTİRAZLARA RAĞMEN SURİYE HAREKATINI YAPAR
"Türkiye'nin Suriye'ye yönelik bir harekatı söz konusu. Bu üç ülkenin nasıl bir görüntü verecekleri hassas bir konu. Eğer buradan bütün dünyaya bir mesaj çıkarsa o fazlalığa da mesaj gitmiş olacaktır. Rusya-İran ilişkileri boyut değiştiriyor. Biraz daha ileri bir aşamaya geliyor. Yani bu oturumda Türkiye'nin taleplerini nasıl karşılayacaklarını iyi anlamamız lazım. Bu illa da kötü bir şey demek değil. Ama eğer Tahran ve Moskova biraz akıllılarsa bu üçlünün birlik görüntüsünü pekiştiren bir tablo ortaya sunarlar. Bütün konularda anlaşmaları da gerekmiyor ama daha ileri bir noktadayız denemelerinde fayda var.
Türkiye nerelere harekat yapacağını açıkladı. Buraya çok fazla itiraz etmemeleri gerekiyor. Türkiye bunu bu itirazlara rağmen de yapabilir. Rusya bu bölgeden biraz daha azalıyor, yerine İran geliyor, Türkiye İran arası geriliyor. Evet, bu da bir handikap. Bu da dikkat edilmesi gereken mayınlı bir bölge ama artık bunları bu bölge ülkelerinin kendilerinin çözmesi gerekiyor. Bunu biz ne kadar sürüncemede tutarsak işte o bölgede fazla olan ülkelere yansıyor. Bu harekat Moskova ve Tahran'a rağmen yapılır. Kimse de gıkını çıkaramaz. Yani siz o konuşmaları falan filan boş verin ama bölgedeki dengeleri kucaklayarak yaparsak çok daha iyi olacak. Bakın, İsrail'le aramız daha iyi oluyor. Suudi Arabistan'la aramız, Körfez ülkeleriyle aramız daha iyi oluyor. Şimdi bunu yakalamışsınız. Bu gerilime gerek var mı? Gerek yok bence. Bu işi Tahran ve Moskova’nın halletmesi gerekiyor. Eğer buna direnirler ise çok karşı çıkarlarsa, Rusya ve İran'ın İsrail'le ilişkilerinin aleyhine bir durum olur."
FERHAT PİRİNÇÇİ: SURİYE KONUSU EN KRİTİK GÖRÜŞME
"Ben açıkçası üçlü zirvenin yanı sıra ikili yapılacak olan görüşmelerin de önem arz ettiğini düşünüyorum. Çünkü Türkiye'nin her iki ülkeyle de ikili seviyede önemli dosyaları var. Önemli gündem maddeleri var. Üçlü görüşme temelinde en başta Türkiye'nin en önemli mücadelesi çerçevesinde Suriye'ye yapılacak olası operasyon konusunun ve insani yardımın kolaylaştırılmasına yönelik görüşmelerin yapılması ve buradan olumlu sonuçlar çıkmasını, olası olduğunu düşünüyorum. Diğer taraftan bölgesel denklemde özellikle son dönemde yaşanan gelişmeler ekseninde üç ülkenin yine görüş alışverişinde bulunması ve belli bazı alanlarda ortak hareket etme yönünde görüş birliğine varması olası. Ama buradan kastım tabii ki Suriye kısmen de ırak ama onun ötesinde büyük bir iş birliği potansiyeli düşünmüyorum. Temelde Suriye gündemde olacaktır. Yine ikili ilişkilerde ticari ilişkiler ön planda olacaktır. Rusya ile Türkiye arasındaki yapılacak olan görüşmede Ukrayna meselesi kaçınılmaz bir şekilde ön planda olacaktır. Güney Kafkasya'da istikrar yine ön planda olacaktır. Malum, Ermenistan-Azerbaycan ve Ermenistan-Türkiye normalleşmesi bağlamında yürüyen bir mecra var. Özellikle bu Nahçıvan ile Azerbaycan topraklarını birleştirecek Zengezur koridorunun açılması hususunda da Rusya'nın üzerine düşen bir şey varsa bu konuda harekete geçilmesi sağlanmaya çalışılabilir. Ama üçlü görüşmeler bağlamında görüşmenin en kritik noktasının Suriye odaklı olacağını söyleyebilirim."
FERHAT PİRİNÇÇİ: TERÖRLE MÜCADELEYE VURGU YAPILACAK
"Suriye'ye terörle mücadele operasyonu bağlamında bakıldığında maalesef İran da Rusya da Türkiye'nin bu tür bu konudaki hassasiyetlerini çok fazla dikkate alan bir tutum içinde değil. Yani bu anlamda aslında ABD'den çok da farklı olmayan bir tablo söz konusu. Ancak ilişkilerin çok parçalı yapısı düşünüldüğünde kaçınılmaz olarak Türkiye'ye karşı daha hassas olmak zorunda kalan bir davranış içinde olacaklarını düşünüyorum. Diğer ifadeyle, malum Rusya'nın kendi içinde özellikle Ukrayna özelinde yaşamış olduğu o sıkıntılı durumlar, İran'ın da gerek bu nükleer müzakereler bağlamında gerekse de Suriye'nin yine kendi içinde manevra alanının daralması özellikle İsrail'in yaptığı saldırılar bağlamında bir şekilde Türkiye'nin manevra alanının genişlemesine sebep olacağını düşünüyorum. Çünkü Türkiye'nin son dönemde sadece Suriye'de değil, bölge genelinde özellikle Ukrayna krizinde oynadığı rolle ve attığı adımlarla hareket alanını daha da genişleten bir aktör. Türkiye'nin hassasiyetlerine karşı İran ve Rusya'nın en azından söylem bazında biraz daha dikkatli olacağını, örneğin üçlü zirvesi sonuç bildirgesi çıkacaksa Rusya'nın da İran'ın da Türkiye'nin terörle mücadele hassasiyetine vurgu yapacağını ama aslında işin gerçek boyutunun sahadaki eylemlerle beraber ölçülebileceğini söyleyebilirim."