HABER7
İsrail ordusu, uluslararası sözleşmelere göre dokunulmazlığı olan basın mensuplarını sık sık hedef alıyor. Gazze’de görev yapan gazeteciler soykırımın ilk şahitleri olurken, hayatlarını da büyük risk altında sürdürüyor.
Savaşın ortasında çalışan gazeteciler, enkaz haline gelen binaların yanına ilk giden, gözyaşı döken ailelerin feryatlarını ilk duyan ve hayatını kaybeden masumların cansız bedenlerini ilk gören kişiler arasında yer alıyor. Filistin’in Gazze Şeridi’nde görev yapan basın mensupları ise yalnızca hayatlarıyla değil, şehadetleriyle de insanlığa derin mesajlar veriyor.
Al Jazeera adına gazetecilik yapan 23 yaşındaki Hüsam Shabat, İsrail’in saldırılarında hayatını kaybeden basın mensuplarından biri oldu. Shabat’ın, Gazze’de yaşananları dünyaya duyurmak için kaleme aldığı mektup, hayatını kaybeden bütün gazetecilerin sesi haline geldi.

Milat gazetesi yazarı Hamza Er’in bugünkü köşe yazısında yer verdiği mektup, Hüsam Shabat’ın şahitliğinde Gazze’nin içinde bulunduğu zorluklar ve hakikatin peşinde koşmanın nasıl fedakarlık gerektirdiğini yansıtıyor.
‘AÇLIĞA KATLANDIM HALKIMIN YANINDAN AYRILMADIM’
Ölümün şuurunda gazetecilik yapan Filistinli Hüsam Shabat’ın hazin dolu satırlarla kaleme aldığı mektubunda şu ifadeler yer alıyor:

