HÜDA PAR Gaziantep İl Başkanı Göçer, "10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü, insanlığın onurunu ve temel haklarını savunma iddiasının sembolü olarak kabul edilse de bugün geldiğimiz noktada bu iddianın ne kadar içinin boşaltıldığını acı bir şekilde görmekteyiz. Bir kez daha hatırlatmak isterim ki dünyanın birçok bölgesinde zulüm açık bir şekilde sürerken bu günü kutlamak değil, insanlığın düştüğü durumu sorgulamak gerekmektedir." dedi.
"Bu sessizlik, zulmün ortağı olmak demektir"
HÜDA PAR Gaziantep İl Başkanı Göçer, "Bugün özellikle Gazze'de aylardır devam eden katliamlar, çocukların, kadınların ve yaşlıların göz göre göre hedef alınması, bütün dünyanın gözü önünde işlenen insanlık suçları artık tahammül sınırlarını aşmıştır. İnsanlık göz göre göre yok edilirken hangi haktan bahsediliyor? Gazze'deki manzara, uluslararası hukuk ve insan hakları kavramlarının ne denli siyasi çıkarlara göre şekillendiğinin en net göstergesidir. Sadece Gazze değil, Sudan başta olmak üzere dünyanın farklı coğrafyalarında da benzer zulümler devam etmektedir. Sudan'da açlık, kitlesel göç ve sivillere yönelik ağır ihlaller yaşanırken, uluslararası kamuoyu yine sessizdir. Bu sessizlik, zulmün ortağı olmak demektir. Bu nedenle, dünyanın dört bir yanında yaşanan bu trajediler karşısında insan haklarından bahsetmenin malayani ile iştigal olduğunu düşünüyorum." ifadelerini kullandı.
"İnsan hakları söylemi, vicdanı ve insani değerleri canlı tutmak için ortaya çıkarılmış bir değerler bütünü iken bugün güç odaklarının eliyle araçsallaştırılmış, anlamından uzaklaştırılmıştır." diyen Göçer, şöyle devam etti:
"Bir ülkede çıkarları söz konusu olduğunda görmezden gelinen ihlaller, başka bir yerde siyasi baskı için gündeme getirilebilmektedir. Hak kavramının bu kadar keyfi bir kullanıma maruz bırakılması insanlığın en büyük trajedilerinden biridir. Bu nedenle gerçek bir insan hakları anlayışı, coğrafyaya, dile, dine veya siyasi çıkarlara göre değişmeyen, evrensel ve adil bir duruş gerektirir. Bizler zulüm kimden gelirse gelsin, kime yönelirse yönelsin karşısında durmakla mükellefiz. İnsanlık onuru ancak bu tutarlılıkla savunulabilir. Susmak veya görmezden gelmek hak arayışının değil, zulmün güçlenmesine hizmet eder."
"İnsan hakları mücadelesi, adaletin ve merhametin yanında durmayı gerektirir"
İnsan haklarının adalet ve merhamet temelli ele alınması gerektiğine değinen Göçer, "Bugün insan hakları adına konuşanların çoğu, güç sahiplerinin çıkarlarını korumaktan öteye geçememektedir. Oysa gerçek bir insan hakları mücadelesi, adaletin ve merhametin yanında durmayı gerektirir. Bu bilinçle hareket etmeyen her kurum, her devlet ve her yapı, insan hakları ihlallerinin devam etmesine katkı sunmaktadır. Bu vesileyle 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü'nde bir kez daha tüm insanlığı samimi bir yüzleşmeye davet ediyorum. Gazze'de, Sudan'da ve dünyanın diğer mazlum coğrafyalarında akan kan durmadan, çocukların ölmediği, insanların yerinden yurdundan edilmediği gerçek anlamda bir insan hakları gününden söz edilemez. Bizler HÜDA PAR olarak hak, adalet ve insan onuru için mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz." şeklinde konuştu.

