Bitlis Eren Üniversitesinden (BEÜ) Sosyolog Prof. Dr. Adem Palabıyık, Filistin-İsrail savaşında Türkiye’nin arabuluculuk yönünden büyük bir rolünün olacağını söyledi.
İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine Filistin ve İsrail savaşı ve Türkiye’nin arabuluculuk rolü hakkında açıklama yapan Palabıyık, “Hamas’ın, İsrail’in baskısına karşı başlattığı mücadelenin 5. gününe giriyoruz ve İsrail hiçbir yarım gözetmeden öldürmeye devam ediyor. İsrail, terör örgütlerinin yaptığından farklı bir şey yapmıyor; çocuk, bebek, kadın, yaşlı veya engelli demeden herkesi öldürüyor. Yıllar sonra İsrail’in yaptığı katliam, Nazi’lerin Yahudilere karşı işlediği suçlar gibi uluslararası mahkemelerde yargılanacaktır. Hamas’ın neden İsrail’e saldırdığına geldiğimizde ise karşımıza çok bilinen bir denklem çıkıyor. Çok bilinen diyorum çünkü bu sürecin birden fazla sebebi var. Hamas yıllardır Gazze’nin kapılarının açılmasını istiyor ama Gazze’deki 7 kapıdan sadece biri açık ve bu kapıdan girişler İsrail’in izni ile oluyor. Gazze, Kudüs’ten kopuk olduğu ve arada da İsrail toprağı olduğu için kuşatma altında kalıyor. Bu kuşatmanın kalkması gerekiyordu. Kudüs’te Yahudi yerleşimciler hızla artıyor ve bu sivil işgal günden güne meşruiyet kazanıyor. Hamas bunun da farkına vardı ve bu meşruiyetin hukuksuz olduğunu duyurmak istedi. Bir süre önce İsrail, bütün Arap devletleri ile barıştı hatta Türkiye’ye de geldi. Hamas, bütün Arap devletleri ile barışan İsrail’in, Kudüs ve Gazze meselesinin unutturacağını fark etti ve en azından Müslüman devletlere, bir Kudüs sorunu olduğunu yeniden hatırlattı” diye konuştu.
Hamas ve İsrail’in eskisi gibi olmadıklarını belirten Palabıyık, “Hamas artık Hamas değil, İsrail’de eskisi gibi güçlü değil. Küreselleşen bir yapı var karşımızda ve Hamas’ın dönüştüğünü görebiliyoruz. Ayrıca İsrail’in iç siyasetini de okuyabiliyorb Bu sebepten Netantahu’dan memnun olmayan İsrail halkının çok olması Hamas’ın işine gelecekti. En önemli gelişme ise Karabağ meselesidir. Karabağ sorunun demir yumruk ile çözüldüğünü gördü ve sorunun çözümü için artık işlemeyen diplomasiyi reddetti” diye konuştu. “İsrail masada zayıf aktör istemez”
Palabıyık, Recep Tayyip Erdoğan’ın krizi aşan bir lider olduğunu sözlerine ekleyerek, şunları söyledi:
“Peki İsrail duracak mı diye sorabiliriz, İsrail ancak yeteri kadar kan akıttıktan sonra duracak ve güçlü bir arabulucu bekleyecek. Zayıf aktörlerle işe dahil olmayı tercih etmez. İşte tam burada Cumhurbaşkanımızın sürece dahil olması gerekiyor. Bunun da çok farklı sebepleri var, öncelikle Cumhurbaşkanının bir ‘one minute’ geçmişi var, ayrıca Mavi Marmara olayı da ülkemizin hafızasındaki yerini koruyor, dolayısıyla bu konudaki en tecrübeli isim Cumhurbaşkanıdır. Gerektiğinde İsrail’e ‘dur’ diyen bir liderdir.”
Arap ülkelerinin Erdoğan bağının çok güçlü olduğuna değinen Palabıyık, “Ülkemizin, Filistin toprakları ile sahip olduğu kültürel bağ da Cumhurbaşkanını bir adım öne çıkarmaktadır. İslam ümmetinin sözcüsü konumunda olan Türkiye’nin Cumhurbaşkanı, Ayasofya’nın açılmasını sevinçle karşılayan Filistin halkı ile yakın bir duygusal bağa da sahiptir. Yine ülkemiz diğer ülkelere de kendi sorunlarını çözmek için destek veren bir niteliğe sahiptir. Örneğin Fas, Tunus, Cezayir ve Libya ile birlikte Suudi Arabistan Bahreyn, Kuveyt ve Katar ile yakın ilişkilere sahip olan ülke Türkiye’dir. Afrika kıtasında ve Mısır ile komşu olan ülkelerin Sisi’ye güvenmediklerini biliyoruz. Sisi her ne kadar Mısır’ın kadim tarihini kullanmak istese de darbe ile iktidara gelmiş olması her zaman kuşku uyandırmıştır. Libya’ya verilen destek ortadadır” dedi.
Arap ülkelerinin Amerika’ya güvenmediği ifade eden Sosyolog Prof. Dr. Adem Palabıyık, “Özellikle Afganistan sürecinde ABD, Müslüman toplumları yalnız bıraktı. Bu sebepten ABD’ye güven kalmadı. Arap ülkelerinin tek güvendiği isim Erdoğan. Dolayısıyla bu süreç ancak Türkiye ile başlatılabilir. Erdoğan krizleri çözen siyasal bir aktör ve bu sebepten Erdoğan, özellikle Rusya ve Ukrayna krizinde önemli rol oynadığı için tercih edilen isim olacaktır. Bir süre önce ülkemizde her iki lideri bir araya getirebildi, bu sebepten Cumhurbaşkanının ara buluculuğu kabul edilir. Son kertede, Cumhurbaşkanının Kosova-Sırbistan ve Bosna-Hersek sorununda anahtar rol görevi görmesi, yine uluslararası arenada Cumhurbaşkanının etkili olabileceğine işaret ediyor” şeklinde konuştu.