Sivas’ta eskicilik yapan Mehmet Tulumcu, eskiler arasından topladığı antikalarla adeta müze oluşturdu.
Sivas’ın Şarkışla ilçesinde eskicilik Mehmet Tulumcu, çocukluktan bu yana eskilerin arasından çıkan antikaları toplamaya başladı. Evinin altında bulunan depoyu antikalarla dolduran Mehmet Tulumcu, eski araç gereçlere olan ilgisini gelecek nesillere aktarmayı hedefliyor.
Antika tutkusunun çocukluk yıllarında başladığını ifade eden Mehmet Tulumcu, “Şarkışla’da 20 yıldır 2. el ev eşyası işi yapıyorum. Tabii çocukluktan da kalan şeyler var. Bu tutku yaptığım işle de biraz alakalı, eskicilik yaptığım için. Toplama şansım daha çok oluyor. Bana gelen ürünleri tek tek biriktirerek, başkalarının değer vermediği ürünlere değer katarak topladım. Burası topladığım antikaların üçte biri. Benim imkânım, yerim bu kadardı. Depolarımda da var. Buraya sığmayan ürünlerimiz de var” dedi. Ticaret değil hobi
Topladığı antikalardan ticari bir amaç gütmediğini ifade eden Tulumcu, "Ben ticari olarak düşünmüyorum olayı. Bu benim için bir hobi, benim ayrı bir zevkim. Ben bunların çöplerde olmaması gerektiğini düşünen bir insanım. Şimdi oralarda gönlüm razı olmadı, depolarda sergilenmesi gerektiğini düşünüyorum. Ben de imkân olarak böyle sergiledim. Daha önce böyle değildi, birkaç eşya vardı. Amacımız onlar kaybolmasın. Bizden sonraki nesiller bunları bakın birçoğunun ismini bilmez. Buraya gelip merak eden insanlara kapımızı açıyoruz" ifadelerine yer verdi. 5 asırlık antikalar var
Topladığı antikalar arasında Osmanlı Dönemi’ne ait parçalar olduğunu söyleyen Tulumcu, şu ifadelere yer verdi:
"Osmanlı’dan dövme bakır diye adlandırdığımız üzerinde mührü olan, yazısı olan böyle ürünlerimiz var. En az 300-400 yıllık 500 yıllık olanlar var. Bunların bir kısmı hediye edildi, bir kısmını kendi paramla aldım. Kiloyla ölçülürse yarım tona yakın eski bakır topladım sadece nostalji değeri olan, hurda olarak sattıklarımız hariç. Onun haricinde çöpten buldum, ona değer kattım. 2. el ev eşyası aldığım insanların ihtiyacı olmayanları, buna bizim ihtiyacımız yok dediklerinde onları da aldım toparladım. Bu halıların, kilimlerin ayrı ayrı geçmişi var. Bunları veren insanlar benim değer verdiğimi bildiği için veriyor. Birçoğu parayla satmadı. Hediye olarak verenler de var. Ben de bunları işte böyle muhafaza ediyorum. Önce bunları çocuklarıma sevdirmeye çalışıyorum. Onlar daha önce bunlarla ilgilenmiyorlardı ama arkadaşlarının çevresinin bunlara ilgisi olduğunu görünce onlarda heveslenmeye başladı. Onlar da gelip burada vakit geçiriyorlar, arkadaşlarıyla oturuyorlar. Bu işle ilgilenen insanlar kötü alışkanlıklar edinmiyor, güzel vakit geçiriyorlar. Bunlarla mutlu oluyor. Elinizden geldikçe çöpe atmayın. Biri değer veriyorsa ona maddi manevi, her şekilde satabilirsiniz. Bunları söylüyorum yani, atmasın kimse. Çocuklarına bıraksınlar. İllaki birine satması gerekmiyor. Ama hatıra olarak babadan, dededen, ecdattan kalan ürünlere sahip çıkıp bunları korusunlar. Ben bunları yarın çocuklarıma da bu şekilde aktaracağım. İnşallah mesajımız yerine ulaşmıştır."