Uzman eğitimci ve yazar Şemsettin Ceran, okullarda öğretmene şiddet ve akran zorbalığına karşı çözüm önerilerini sunarak, "Birinci defa suç işlendiği zaman verilecek ceza çözüm değil. Bu yüzden ben okul disiplin kurulunun kaldırılmasını ve onun yerine değerlendirme kurulunun kurulmasını öneriyorum" dedi.
Uzman eğitimci ve yazar Şemsettin Ceran, geçtiğimiz günlerde Ankara’da ve İstanbul’da okullarda yaşanan akran zorbalığı ve öğretmene şiddet konularına değindi. Ceran, Ankara’da bir lisede öğretmenleriyle dalga geçen ve saygısızca davranışlarda bulunan öğrencilerin ve İstanbul Erkek Lisesi’nde bir grup öğrencinin, 9. sınıf öğrencilerini okul kampüsündeki yatakhanede darp etmesi üzerine İhlas Haber Ajansı’na (İHA) özel açıklamalarda bulundu. Ceran, okullarda öğretmene şiddet ve akran zorbalığının vahim duruma ulaştığını, sorunun sadece liselerde değil, ortaokullarda da yaygınlaştığını belirtti. Bu iki konunun çözülmediği sürece okullarda eğitim öğretimin sağlıklı yürütülmesinin mümkün olmadığını vurgulayan Ceran, öğretmenine hakaret eden, akranlarına zorbalık yapan çocukların, hayatı gırgır, şamata ve şov olarak gören, değerlerinden uzak, ruhsuz kimseler olduğunu ifade etti. ’Mevcut Ortaöğretim Kurumları Disiplin Yönetmeliği’nin öğrencileri bu tarz eylemlerinden caydıracak, farkındalık kazandıracak durumda olmadığının da altını çizen Ceran, cezaların ceza olmadığını, tam aksine bir ödül niteliğinde olduğunu vurguladı. Ceran, suça karışmaya meyilli öğrencilerin mizaçları gereği, yine okulda ve çevresinde arkadaşlarını rencide etmeye devam edeceklerini ifade etti. Ceran, mevcut disiplin cezalarının bu sıkıntıların çözümü olmadığını, bunun yerine bu suçları işleyen öğrencilere farkındalık kazandıracak, rehabilite edecek, onları hayatın gerçekleriyle tanıştıracak yeni uygulamaların getirilmesi gerektiğini sözlerine ekledi. "Mevcut sistem sadece ceza veriyor"
Uzman eğitimci ve yazar Şemsettin Ceran, okullarda suça karışmış öğrencilere verilen cezaların caydırıcı olmadığını ve bu cezaların sadece ’ceza’ olarak kaldığını belirterek, "Disiplin kurulları, soruna karışan öğrencilere gerekli cezaları veriyor. Ancak mevcut sistem sadece ceza veriyor. Diyelim ki kınama cezası veriyor, okuldan uzaklaştırma cezası veriyor. Ya da okul değişikliği cezası veriyor. Ama bu cezalar maalesef öğrenci için bir ödül niteliği taşıyor. Çünkü artık bu cezayı alan öğrenciler, arkadaşları içinde mimleniyor. Kabadayı ve elebaşı konumuna geçiyor ve ona daha da fazla zarar veriyor. Bundan dolayı benim teklifim çok farklı. Artık birinci defa suç işlendiği zaman verilecek ceza çözüm değil. O halde ne yapmamız gerekiyor? Bunun için ilk olarak çocuğun suçunu değerlendirmek lazım. Bu yüzden ben okul disiplin kurulunun kaldırılmasını ve onun yerine değerlendirme kurulu kurulmasını öneriyorum. Değerlendirme kurulunda bu tarz öğrenciler geldiği zaman onlara ilk önce ceza vermemek lazım. Öncelikle öğrenciler, değerlendirme kurulunda 3 farklı seçenekle karşı karşıya kalacak. Eğer öğrencinin psikolojik sorunları varsa psikiyatristlere gidip tedavi olunması istenecek. Öğretmene şiddet ya da arkadaşına şiddet uygulamışsa ya da akranına zorbalık yapmışsa bu tarz hareketler yapan öğrencileri de uygulama merkezi dediğimiz merkezlere gönderilecek. Burada farkındalık kazanacak, kişilik bulmaya çalışacak ve bir şekilde uyum sağlamasını öğrenecek. Eğer çocuk ondan sonra yine aynı hareketleri yapmaya devam ederse, o zaman da çocuğun örgün eğitimi ile ilişiği kesilecek" diye konuştu. "Öğrenciler rehabilite edilecek, tedavi edilecek ve ondan sonra okula gelecek"
Okullarda suça karışmış öğrencilerin topluma kazandırılması için çeşitli yerlerde sosyal projelere katılmasını sağlamayı hedeflediklerini vurgulayan Ceran, "Öğrenciler rehabilite edilecek, tedavi edilecek ve ondan sonra okula gelecek. Mesela yaşlı bakım evleri. Suça karışan çocuk 10-20 gün yaşlı bakım evlerinde yaşlılara hizmet edecek. Onların psikolojisini, onların geldiği noktayı, kendisinin de en son oraya geleceğini farkında olması için kendine bir farkındalık oluşturacak ya da hastanelerin onkoloji ve psikiyatri bölümünde hastalarla ilgilenecek, hayatı anlayacak. Kendisinin de bir gün oralara düşebileceğini, orada da insanların yaşadığını, yani kendisinin bu şekliyle kalmayacağını, yaşlanacağını idrak edecek. Bir diğeri de özel eğitim okullarıdır. Özel öğrencilerimiz, güzel yavrularımız var. Onlarla beraber vakit geçirmelerini, onlarla arasındaki şeyin ne olduğunu, duygusal bir bağ kurmasını, insan olmasını hatırlatacağız. İşin özü bu. İnsan olmasını, şuurlu bir insan olmasını, değerlere saygılı bir insan olmasını, erdemli bir insan olmasını öğreteceğiz. Bir de bu süreçte mutlaka Türk tarihini, Orta Asya’dan başlayıp günümüze kadar olan Türk tarihini okumasını öneriyoruz. Eğitim evde başlar ama maalesef velilerimiz bazen duyarsız kaldıkları için, sosyal medyaya daldıkları için, çocuklar da sosyal medyaya daldıkları için evde bir ilgisizlik söz konusu. Bu da maalesef aile hayatımızı olumsuz yönde etkiliyor, iletişimi olumsuz yönde etkiliyor" şeklinde konuştu.