Kocaman, telefonla yapılan bir görüşmede arkadaşının “Domatesli pilav yaptım. Gelir misin?” davetine “Gelemem, istersen sana kebap göndereyim” şeklinde yanıt vermişti. Bu konuşma, yetkililer tarafından şifreli bir dil olarak yorumlanarak suç delili sayıldı. Kocaman, cezaevinde kaldığı süre boyunca sağlık sorunları yaşadı ve gerekli ilaçları verilmedi. Dava sürecinde hakim ve savcı değişiklikleri yaşandı; Ağır Ceza Reisi Edip Gündem, verilen cezayı haksız bulduğu için görev yerinden alındı.
Cezaevinden tahliye edildikten sonra Kocaman’dan davanın çözülmesi için 180 bin dolar talep edildi; ancak Kocaman, suçsuz olduğunu belirterek bu parayı ödemeyi reddetti. Haksız yere mahkum edildiğini düşünen Kocaman, cezaevine girmemek için Suriye’ye kaçtı. İdlib’de IŞİD mensupları tarafından tehdit edilince Türkiye’ye döndü ve farklı şehirlerde saklanarak yaşamını sürdürdü.
Avukatı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu aracılığıyla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvuran Kocaman, Türkiye’nin 7 bin 800 avro tazminat ödemeye mahkum edilmesiyle haklı bulundu. Kocaman, yaşadığı süreçle ilgili olarak, “Bu süreçte yaşadıklarımın tarifi mümkün değil. Ailem, çocuklarım perişan oldu. Haksız yere ceza aldım, kaçak yaşamak zorunda kaldım. Adaletin yerini bulması sevindirici, ancak yaşadıklarımın telafisi yok” şeklinde konuştu.
Bu olay, FETÖ dönemin “kumpas davaları” olarak adlandırılan birisi olarak tarihte yerini aldı. Kocaman'ın iadei itibar için kaybedilmiş memnu haklarını geri almak için çalışma yapması bekleniyor.