Kıbrıs'ın sorunları hakkında konferans vermek üzere İngiltere'nin başkenti Londra'ya giden KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, etkinliğe saatler kala seyir halindeyken Yunan bayraklı bir grup provokatörün saldırı girişimiyle yüzleşti.
Olayın akabinde ulusal medyaya açıklamalarda bulunan Tatar, Yunan bayraklı grubun Rumca, "Kıbrıs Rumlarındır, Tatar'a ölüm! Türkler Kıbrıs'tan dışarı" sloganları attığını aktardı.
Diğer taraftan Londra'daki Türkler, KKTC Cumhurbaşkanı'na destek verebilmek için konferansın yapılacağı yere akın etti. Haber 7'nin danıştığı uzmanlar, İngilizlerin güvenlik zafiyetine dikkat çekerken olayların daha kötü sonuçlanabilme ihtimalini değerlendirdi.
Emekli Korgeneral Dr. Erdoğan Karakuş, KKTC Cumhurbaşkanı Politik Danışmanı Prof. Dr. Ata Atun, Milat gazetesi Genel Yayın Koordinatörü Serdar Arseven ve Uluslararası Stratejik Tahlil ve Araştırma Merkezi (USTAD) Başkanı Ahmet Akgül, uluslararası çapta gündeme oturan konuyu Haber 7 okuyucuları için yorumladı.
KKTC Cumhurbaşkanı Politik Danışmanı Prof. Dr. Ata Atun, Rumların neden Ersin Tatar aleyhinde provokasyona giriştiğini şu sözlerle özetledi:
"Rumlar hiçbir zaman, hiçbir koşulda Ada’nın sahibi ve yöneticisi olmamıştır. Ada’nın egemeni de olmamıştır. Ada, İngilizler tarafından 1878’de düzenbazlıkla ele geçirildikten sonra 1905 yılında taşıma nüfusla, Mısır’dan; Suriye’den, Anadolu’dan, Rusya’dan Rumları buraya taşıyarak nüfus dengesini bozdular ve Rumlar çoğunluk hale geldi. Kendilerini hep Ada’nın en güçlüsü ve sahibi olarak görmeye başladılar… Diyorlar ki, ‘Ada bizim. Yönetim de bizim. Türklerle ortaklık kurmak istemiyoruz. Türkler azınlık olarak kalsın’… Bu noktada Ersin Tatar Bey, 2’nci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ve 4’üncü Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı gibi Rum yanlısı ve Rum sevdalısı davranışlarda bulunmadı.
Tatar Bey seçildikten sonra ‘Bu müzakereler devam edemez. Çünkü 1977’den beri yapılmakta olan müzakerelerden çıkacak hiçbir şey yok! Ne vakit eşit iki devlet söz konusu olur, o zaman bir anlaşma söz konusu olabilir’ demişti. Ve bunda da hiç sağa sola sapmadan dosdoğru devam etti… Tabi Türkiye’den, Sayın Erdoğan Hükümeti’nden aldığı destek var, Sayın Çavuşoğlu’nun çalışmaları ve mücadeleleri var… Rumlar, Tatar Bey’in söylediği ‘zemin kazanıcı’ nitelikteki sözlerden ürkmeye başladı. Mesele bu… Bu yüzden protesto ediyorlar…
Ada’nın kuzeyine dürbünle bakmaya devam edecekler… Türk askeri hiçbir zaman, hiçbir koşulda Ada’dan ayrılmayacak… Bunu bildikleri için, egemenliklerini Ada’nın tümüne yayamayacaklarını bildikleri için bu haldeler… Bugün ABD, Türkiye ile ilişkilerini iyi tutmak istiyor çünkü Türkiye bölgesel bir güç… Dengeler tam tersine döndü. Yani 70’li 80’li 90’lı yıllardaki Rumların ve Yunanların lehine olan denge, 2000’li yıllardan bu yana Türklerin lehine dönmeye başladı. Onların sıkıntısı da burada."
"KABUL EDİLEMEZ"
Emekli Korgeneral Dr. Erdoğan Karakuş, KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar'ın konvoyunun geçtiği yerde İngilizler tarafınca yeteri kadar güvenlik önlemi alınmadığını ve olayın kabul edilemez oluşunu şu ifadelerle anlattı:
"Bu olayda İngiliz Hükümeti’nin tedbirsizliğini veya bunu biraz da serbest bırakmasını görüyoruz. KKTC Cumhurbaşkanı’nın geçiş güzergâhında bir önlem alınmamış mı? Böyle bir olayı İngiliz Hükümeti’nin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanımaması ile bağdaştırıp Rumlara hoşgörüyle yaklaşmalarının bir sonucu olduğu kanaatindeyim. Bu olay kabul edilemez. Mutlaka tedbir almaları gerekirdi… Onların askeri polisi var, istihbarat teşkilatları var… Önlem almalılardı…"
"İNGİLTERE'NİN PARMAĞI OLABİLİR"
Milat gazetesi Genel Yayın Koordinatörü Serdar Arseven, Ersin Tatar'a yönelik Rum yanlılarının düzenlemiş olduğu saldırı girişimi hakkında, "Bir protesto gösterisi olmuş ama orada önlem alınmamış… Bunda İngiltere’nin parmağı olabilir. Oradaki görüntülere baktığınız zaman, KKTC Cumhurbaşkanı’nın geldiğini ve İngiliz istihbaratının ve polisinin bir tedbir almadığını görüyorsunuz. Orada aracın önünü kesiyorlar ve hakarette bulunuyorlar. Sayın Tatar da olayı açıklıyor… Çok müessif olaylar meydana gelebilirdi. Daha kötüsü olabilirdi… Bu olay hayata kasta kadar gidebilir, fiili şiddete dönüşebilirdi. Burada ben doğru dürüst bir tedbir alındığını göremedim. Zannediyorum Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı ile KKTC Dışişleri Bakanlığı tarafından bir uyarı yapılacaktır." dedi.
Uluslararası Stratejik Tahlil ve Araştırma Merkezi Başkanı Ahmet Akgül, Kıbrıs Barış Harekatı sonrasında Yunanların ve Rumların hedeflerinde bir değişiklik olmadığını ve bu noktada yapılması gereken özeleştiriyi şöyle anlattı:
"Kıbrıs üzerinde Rumların ve Yunanların büyük emelleri, idealleri devam ediyor. Kıbrıs Barış Harekâtı sonrası, kurulmuş olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni hazmedebilmiş değiller. Aynı hazımsızlığı Batı da benzer şekilde yaşıyor. Tabi burada toplantının İngiltere’de düzenlenmesi ve İngiltere’de 100’ü aşkın Rum’un böyle bir cüreti göstermiş olması bir İngiliz aklının kendi taleplerini bir başkasına söyletmekteki maharetini ortaya koyuyor. Fakat burada bizim de içine düştüğümüz yanılgı, Kuzey Kıbrıs’taki insanların Türkiye ile olan bağlarını güçlendiremediğimizdir. Özeleştiri bağlamında bunu da söylemeliyiz. Kuzey kesiminde milli bilinç sağlam olacak ki güneydeki Rumların birleşmeye dair herhangi bir emeli ortaya çıkmasın…"